Saka Türkleri(İskitler)

 SAKA TÜRKLERİ (İSKİTLER) KİMLERDİR? 

Orta Asya'nın derinliklerinden çıkarak tarihte önemli bir yer tutmuş eski halklardan biridir. Bu halk, göçebe bir yaşam tarzını benimsemiş ve savaşçı kimlikleriyle tanınmıştır. Saka Türkleri, aynı zamanda "İskitler" adıyla da anılmaktadır. Tarihteki en güçlü ve etkili toplumlarından biri olan İskitler, Orta Asya'nın geniş bozkırlarından, Karadeniz'in kuzeyine ve Avrupa'nın iç bölgelerine kadar geniş bir coğrafyada hüküm sürmüşlerdir. Bu halkın tarihsel geçmişi, dilinden kültürüne, askeri başarılarından sanatsal mirasına kadar birçok yönüyle dikkat çekicidir. İşte Saka Türkleri (İskitler) hakkında detaylı bir inceleme:,

Kökenleri ve Coğrafya:

Saka Türklerinin kökeni, Orta Asya'nın kuzeydoğusunda yer alan, bugünkü Kazakistan, Türkmenistan, Altay, Hakasya, Tuva ve Sibirya bölgelerine kadar uzanır. MÖ 9. yüzyılda Orta Asya da varlık gösteren İskitler, zamanla batıya doğru büyük göçler yapmışlardır. Bu göçler, onları Orta Asya'nın dışına taşımış ve geniş topraklara yayılarak önemli bir güç haline gelmelerini sağlamıştır. Batıya doğru yaptıkları  göçler, Saka Türklerini Karadeniz’in kuzeyine, Dinyester ve Dniester nehirlerinin çevresine, Avrupa steplerine kadar götürmüştür. İskitler, aynı zamanda Pers İmparatorluğu'nun doğusundaki İran ve Mezopotamya topraklarına da etkilerini yaymışlardır.

Saka Türklerinin bu coğrafyada pek çok yerleşim birimi kurdukları ve yerel halklarla etkileşime girdikleri bilinmektedir. Bu etkileşimler, onların kültürlerinde zengin bir çeşitliliğe yol açmış ve bu halkın tarihini daha da derinleştirmiştir. Orta Asya'dan batıya doğru yayılan Saka Türkleri, geniş bozkırlarda yeni yaşam alanları bulmuş ve burada çeşitli yerel halklarla birleşerek kendilerine özgü bir kültürel yapı oluşturmuşlardır.

Dil ve Etnik Yapı:

İskitler, Türk dil ailesinin temsilcileri arasında yer alır. Konuştukları dil, günümüz Türk dillerine çok yakın bir yapıdaydı. İskitler, dilsel olarak diğer Türk boylarına yakın diller konuşmuşlardır. Ancak, etnik yapı ve kültürel miras açısından daha geniş bir etkileşimden etkilenmişlerdir. İskitler, Orta Asya'dan Avrupa'ya kadar uzanan geniş coğrafyada yerel halklarla etkileşim içinde oldular ve bu da onların etnik yapılarında çeşitliliği artırmıştır.

İskitler’in zaman içinde bölgedeki diğer göçebe topluluklarla da kaynaştığı görülür. Bu kaynaşma, dil ve kültürlerinin daha da zenginleşmesine yol açmıştır. Ancak genel olarak, İskitler Türk boylarının erken örnekleri olarak kabul edilir ve bu halkın hem Orta Asya Türklerinin hem de Avrupa'daki Türk soylu halkların kültürel mirasında önemli bir yeri vardır.

Göçebe Hayat Tarzı:

İskitler, temel olarak göçebe bir halktır. Göçebe yaşam tarzı, onların atlı savaşçılar olmalarını sağlamış ve savaşçı kimliklerini pekiştirmiştir. İskitler, bu hayata dayalı olarak, atların gücünden ve hızından yararlanmış, savaş stratejilerini bu doğrultuda geliştirmişlerdir. Göçebe yaşam biçimi, onlara büyük bir çeviklik kazandırmış ve düşmanlarını aniden kuşatarak beklenmedik saldırılar düzenlemelerine olanak sağlamıştır. Göçebe yaşam tarzları aynı zamanda hayvancılıkla da bağlantılıydı; özellikle atlar, hem ulaşım hem de savaş amacıyla kullanılmıştır.

İskitlerin göçebe yaşamı, toplumsal yapılarında da etkisini göstermiştir. İskitler, ailevi ve klan temelli bir düzenle yaşamışlardır. Her bir aile veya klan, bağımsız olarak yaşarken aynı zamanda bir araya geldiklerinde büyük bir toplumsal birlik oluşturuyorlardı. Bu, onları bölgedeki diğer sabit yerleşimlere sahip medeniyetlerden farklı kılmıştır. Toplum, genel olarak açık hava çadırlarında yaşar, yiyecek ve barınma ihtiyaçlarını hayvancılıkla karşılarlardı. Bu tarz yaşam, onların savaşçı kültürlerini güçlendirmiştir.

Askeri Başarılar ve Stratejiler:

İskitler, tarihteki en etkili atlı savaşçılardan biri olarak bilinir. At üzerindeki yetenekleri ve okçuluklarıyla ünlüdürler. Okçuluk, İskitlerin askeri gücünün temelini oluşturmuş ve savaşlarda onlara büyük avantaj sağlamıştır. Ayrıca, atlı savaşçı olarak oldukça çevik ve hızlı hareket edebilen İskitler, düşmanlarını şaşırtma ve kuşatma taktiklerinde büyük ustalık göstermişlerdir. Bu özellikleri, onları dönemin en güçlü askeri güçlerinden biri haline getirmiştir.

İskitlerin askeri başarıları, onların sadece Orta Asya'da değil, batıda da büyük bir etki yaratmalarına yol açmıştır. MÖ 513’te Pers İmparatoru Darius, İskitler’e karşı büyük bir sefer başlatmış, ancak İskitler’in çevik ve hızlı hareket etme kabiliyetleri sayesinde bu sefer başarısız olmuştur. İskitler, Persleri bozkırlarda geride bırakarak büyük bir zafer kazanmışlardır. Ayrıca, MÖ 7. yüzyılda, İskitler’in, Mısır’daki Firavunlarla ve diğer Mezopotamya medeniyetleriyle de temas halinde oldukları bilinmektedir.

Kültür, Sanat ve Günlük Yaşam:

İskitler, sadece askeri başarılarıyla değil, aynı zamanda sanat ve kültür alanındaki katkılarıyla da dikkat çekerler. Altın işçiliği, hayvan figürlü sanat eserleri ve metal işçiliği gibi alanlarda oldukça ilerlemişlerdir. Özellikle, İskitler'in yaptıkları altın takılar ve figürler, hem sanatsal hem de teknolojik anlamda büyük bir başarıyı yansıtır. Altın, İskitlerin günlük yaşamlarında ve dini inançlarında özel bir yere sahipti. Bu takılar, onların estetik anlayışını ve zengin kültürünü gözler önüne sermektedir.

Ayrıca, İskitlerin zengin bir edebiyat kültürüne sahip oldukları da bilinmektedir. Ancak, yazılı belgelerinin büyük kısmı günümüze ulaşmamıştır. Yine de, arkeolojik kazılarda bulunan taşlara işlenmiş yazılar ve sanat eserleri, İskitlerin güçlü bir kültürel mirasa sahip olduklarını göstermektedir.

İskitler, sanatlarının yanı sıra dini inançlarında da önemli bir derinliğe sahipti. Çok tanrılı inanç sistemleri, doğa güçlerine olan saygıları ve atlara olan özel bağlılıkları, İskitlerin kültürel yapısının önemli parçalarıydı. Dini ritüellerinde atlar önemli bir rol oynar, genellikle ölülerini atlarıyla birlikte gömerlerdi. Atların, öteki dünyada da kendilerine eşlik edeceğine inanılıyordu.

İskitlerin Çöküşü ve Mirası:

MÖ 3. yüzyıldan itibaren, İskitler’in siyasi ve askeri gücü giderek zayıflamaya başlamıştır. Bunun başlıca sebepleri arasında iç savaşlar, dış baskılar ve diğer büyük medeniyetlerle olan etkileşimler yer alır. Özellikle Pers İmparatorluğu ve daha sonra Roma İmparatorluğu ile olan çatışmalar, İskitler’in tarih sahnesindeki etkisini azaltmıştır.

Ancak, İskitlerin mirası uzun yıllar boyunca Orta Asya’daki Türk boyları ve diğer göçebe halklar üzerinde büyük bir etki bırakmıştır. Türklerin, Moğolların ve diğer Orta Asya halklarının göçebe kültürleri, İskitler’in yaşam tarzından ve askeri stratejilerinden etkilenmiştir. Bu nedenle, İskitler hem Orta Asya’daki Türklerin hem de Avrupa’daki Türk boylarının kültürel gelişiminde önemli bir rol oynamışlardır.


İskitlerin Toplumsal Yapısı:

İskitler, sosyal olarak çok yapılandırılmış bir toplumdu. Toplum, liderler (krallar), soylular, savaşçılar ve halktan oluşuyordu. En önemli liderler, "Büyük İskitler" olarak adlandırılan krallar ve savaşçı elitlerdi. Bu liderler, aynı zamanda toplumun dini işlerine de liderlik ederdi. Savaşçı sınıf, halktan ayrı bir statüye sahipti ve saygınlıkları çok yüksekti. Bununla birlikte, halk arasında zanaatkarlar, çiftçiler ve hayvancılar da bulunuyordu.

Kadınların Toplumdaki Rolü: İskit toplumunda kadınlar da önemli bir yer tutuyordu. Tarihteki en bilinen İskit kraliçelerinden biri olan Tomris, Pers İmparatoru Cyrus’a karşı büyük bir zafer kazanmış ve savaşçı kimliğiyle tanınmıştır. İskit kadınları, genellikle savaşçı, avcı ve atlı olarak kabul ediliyordu. Arkeolojik kazılarda, kadınların da savaşçı olarak mezarlarına yerleştirildikleri ortaya çıkmıştır. Bu, İskitler’in toplumsal yapısının, kadınların da önemli bir rol oynadığı bir toplum olduğunu gösterir.

İskitlerin Mezarlık ve Ölü Gömme Gelenekleri:

İskitler’in ölü gömme adetleri, onların dini inançları ve kültürel yapıları hakkında önemli bilgiler sunar. İskitler, ölülerini genellikle atlarıyla birlikte gömerlerdi. Atlar, onların yaşamları ve dini inançları için çok önemli bir hayvandı. Atlar, öteki dünyaya geçişte rehberlik eden kutsal varlıklardı ve bu nedenle ölülerin mezarlarına eşlik ederlerdi. Ayrıca, İskitler ölülerini zengin hediyelerle donatırlardı; altın, değerli taşlar, silahlar ve el yapımı eşyalar mezarlarında yer alırdı. Bu gelenek, İskitler’in dünya görüşü hakkında da bilgi verir; çünkü onlar ölümden sonra yaşamın devam ettiğine inanırlardı.

İskit Sanatı ve Altın İşçiliği:

İskitlerin sanatları, özellikle altın işçiliği, çok ünlüdür. İskitler, altını ince işçilikle işleyerek son derece zarif ve detaylı takılar, figürler ve süs eşyaları yapmışlardır. Bu eserlerde, genellikle hayvan figürleri ve stilize edilmiş doğa unsurları yer alır. İskit altınları, bölgenin en değerli sanat eserlerinden biri olarak kabul edilir ve bu eserler İskitlerin zengin kültürünü ve estetik anlayışını gözler önüne serer. Pazırık Kurganı gibi mezar höyüklerinde bulunan altın eşyalar, İskitlerin sanatına olan ilgisini ve ustalıklarını ortaya koyar.

İskitlerin Perslere Karşı Direnişi:

İskitler, tarihteki en önemli zaferlerinden birini, MÖ 513'te Pers İmparatoru Darius’a karşı kazanmışlardır. Darius, İskitleri fethetmek amacıyla bir ordu göndermiş, ancak İskitler, yerel bilgileri ve hızlı hareketlilikleriyle Persleri bozkırlarda oyalamış ve zor durumda bırakmışlardır. Darius, bu seferden büyük kayıplar vermiş ve sonuç olarak İskitler, Perslere karşı büyük bir direniş göstermiştir. Bu zafer, İskitler’in askeri zekâsını ve stratejik kabiliyetlerini gözler önüne serer.

İskitlerin Roma İmparatorluğu ile Etkileşimi:

Roma İmparatorluğu'nun doğu sınırlarında yaşayan İskitler, zamanla Roma ile etkileşime girdiler. Roma İmparatorları, İskitler ile çeşitli diplomatik ilişkiler kurmuşlar ve bazen askeri ittifaklar yapmışlardır. Ancak, özellikle MÖ 2. yüzyıldan itibaren Roma ile İskitler arasında çatışmalar da yaşanmıştır. Roma İmparatorluğu, İskitler'in kuzeydeki bozkırlarda bağımsız bir güç olarak varlıklarını sürdürmelerine pek sıcak bakmamıştır.

İskitlerin İzleri ve Mirası:

İskitler, Orta Asya'dan başlayıp, Avrupa'nın iç bölgelerine kadar yayılan göçebe bir halk oldukları için, onların mirası oldukça geniştir. Bugün, İskitlerin torunları, özellikle Türk boyları ve Moğollar gibi Orta Asya halklarıdır. Ayrıca, İskitlerin izleri, Avrupa'da ve Orta Asya'da birçok arkeolojik buluntu ile kendini göstermektedir. İskitler’in, Türklerin göçebe yaşam tarzının gelişiminde önemli bir rol oynadığı ve bu kültürel mirası sonraki kuşaklara aktardığı söylenebilir.

İskitlerin Günümüze Kalan Eserleri ve Arkeolojik Kazılar:

İskitlerin geriye bıraktığı en değerli kalıntılar, arkeolojik kazılarda ortaya çıkan mezar höyükleri ve kurganlardır. Pazırık Kurganı, Saka Türklerinin tarihine ışık tutan en önemli arkeolojik bulgulardan biridir. Burada bulunan Pazırık halısı, dünyada bulunan en eski halı olma özelliği taşır. Ayrıca, İskitler’in gömmek için kullandıkları zengin mezar eşyaları, altın takılar, silahlar ve hayvan figürleri, onların zengin kültürel yaşamını gözler önüne sermektedir.

Dini İnançlar ve Şamanizm:

İskitler, çok tanrılı bir inanç sistemine sahipti ve doğa ile iç içe yaşayan bir halk olarak, doğa güçlerine taparlardı. Güneş, ay, ateş ve su gibi doğal güçlere tapmaları yaygın bir inançtı. İskitler’de, şamanlar ve dini liderler büyük bir saygı görüyordu. Şamanizm, İskitler’in dininin temel unsurlarından biri olup, insan ve doğa arasındaki dengeyi sağlayan dini bir pratik olarak kabul edilirdi. Şamanlar, hem dini törenler düzenler hem de toplumu ruhsal açıdan yönlendirirlerdi.

Tarihi Etkileri:

İskitlerin tarih boyunca bıraktığı en önemli miraslardan biri, Orta Asya’daki göçebe kültürlerin gelişimine olan etkileridir. Türklerin, Moğolların, Hazar Türklerinin ve diğer Orta Asya halklarının kültürlerinde İskitlerin mirası bulunabilir. Ayrıca, İskitlerin savaşçı kültürü, sonraki Türk ve Moğol devletlerinin askeri yapılarına da ilham vermiştir. İskitlerin savaş stratejileri, bu halkların tarihsel başarılarında önemli bir yer tutmuştur.

İskitlerin heybetli ve karmasık geçmişi araştırırken yeterince sürükleyiciydi fakat o kadar da karmaşıktı.Orta Asya'nın geniş bozkırlarında yaşayan, göçebe bir toplum olarak gelişen İskitler, hem savaşçı kimlikleri hem de kültürel miraslarıyla dikkatimi çekti.Tarihsel olarak yalnızca bir savaşçı halk değil, aynı zamanda çok katmanlı bir kültüre sahip bir topluluktur. Onların kültürel mirası, askeri başarıları, sanatsal eserleri ve dini inançları, tarih boyunca farklı medeniyetlerle olan etkileşimleriyle daha da zenginleşmiştir. Hem Orta Asya’daki göçebe yaşam biçimlerinin öncüsü hem de Avrupa steplerinin önemli güçlerinden biri olarak, İskitler’in modern tarih anlayışında büyük bir yeri vardır. Onların kültürel mirası, günümüzde hala hem akademik alanda hem de halk kültürlerinde yankılarını bulmaktadır.Bunlarda benim düşüncelerimdi okuduğunuz için teşekkürler.:)
KAYNAKÇA:
https://www.britannica.com/
https://www.nationalgeographic.com/
https://www.academia.edu/
https://www.britishmuseum.org/


Yorumlar